27 Aralık 2012 Perşembe

E- yorum



E- yorum

Şu sanal dünya neler saklıyor kalbinde? Ne saçmalıklar, ne hastalıklar, ne vasıfsızlıklar, ne sahtelikler,ne psikopatlar, ne.....ne.... ne.....?

Biri profilinde azmış: açık ilişkim var...
Benim anladığım şu: Kim kime dum duma... arada bir araya gelip yatıyoruz hepsi bu.

Bir de profillerde yazmayan kapalı ilişkiler var: Evli ama kırıştırıyor ya da özel bir arkadaşı, sevgilisi var ama kimse bilmiyor.

Aradığı kısmına şöyle yazılmış X kişisinin: İlişki, flört, arkadaş, çevre edinme...
Benim anladığım: Şöyle bir yoklarım, baktım pas yok, bacımsın derim, yok pas verdi atar tutarım, en iyi benim, en doğru benim, hayali yetenekler de uydurursun biraz olur biter. Sevgili ilan edersin bir süre sonra. Arada da hani amaçlardan biri çevre edinmek ya, belki gerçek bir iki kafa dengi ya da deneyimlerinden yararlanacağın, herhangi bir durumda yol gösterebilecek kişiler de vardır.
….
Arayan belasını da bulur mevlasını da derler ya, önce kendimizi aramamız gerektiğine inanmaktayım.İnsanların sözleri aynası gibidir. Testinin içinde ne varsa dışına o sızar da derler. Apartmanda komşularını tanımayan belki bir kez bile selamlaşmayan kişilerin sosyal paylaşım sitelerinde bir dolu arkadaşı, doğum günlerinde, özel zamanlarında bir çok kutlayanı vardır. Canım cicimdir hitaplar, günaydınsız iyi gecelersiz bırakılmaz buradakiler, haşaaa.... çoookkk ayıp olur çoookkk...

Herkes şairdir, herkes bilge...
Haydi hep beraber kendimizi aramaya çıkalım en son bıraktığımız yerde...

Güne günaydın diyerek başlıyorsam gerçek yaşamımdaki insanlara, dışarı adım atıp yüzüne soğuk çarptığında irkiliyorsan, ellerin üşüyorsa, özlediğin biri varsa, akşam dönüşünde evinde bir ışık yanıyorsa, bir karşılayanın varsa, ocakta kaynayan tarhana çorbasının kokusu gelmişse burnuna, yemeğe daha çok var mı diye sorabiliyorsan, akşama bir kahve içimine uğrayabileceğin dostların, birlikte sinemaya gidebileceğin arkadaşların varsa o zaman yaşıyorsun asıl, o zaman akıp gidiyor yaşam... başını huzurla yastığa koyup güzel sabahlara uyanma ümidiyle doluysan işte o zaman gerçekten yaşıyorsun...

@-sosyallik = e-sosyallik= a-sosyallik..

Haydi biraz daha sosyalleşmeye ama tıklamalardan uzak, klavye başından kalkarak, beğenileriniz bir dostun eline dokunarak olsun, yeni bluzunu, ayakkabısını gözlerinizle görün, beğendiğiniz durumları kelimeleri sese yükleyerek belirtin...

Söz gümüşse sükut altındır, altınlarımı da alayım da gideyim artık...

M.Özdaş

25 Aralık 2012 Salı

ESKİ ZAMANLARIN DÜŞ BAHÇELERİNDE




Eski zamanların düş bahçelerinde

Dizlerin kanardı,hiç ağlamazdın…

Çimenler yatağındı,

Bulutlar yorganın.

Kuşların özgürlüğünü kıskanırdın…

Sen ,eski zamanların

Büyülü şehirlerinde

En yüksek tepelerine çıkıp

Sonsuzluğa bakardın,

Uzun uzun…

Henüz keşfedilmemiş zamanın

Sıfır noktasını görmek istercesine…

Hayalinde yaşattığın,

Hiç bakmadığın o

Gözlerde kaybolur giderdin

Günlerce…


Eski zamanların düş bahçelerinde

En güzel sevdaları yaşardın

Özgürce…

Sevgi sözleri fısıldayıp

Rüzgarlara bırakırdın.

Gelip geçen kuşların

Kanatlarına bakardın

Her seferinde,

Bir cevap var mı diye…


Hüzün perde perde

İnerdi üstüne…

Eski zamanların düş bahçelerinde…

Başın eğilirdi önüne.

Rüzgarları dinlerdin yine de

Son bir umutla…

Gelir mi bir cevap diye…

Sonrası sitem….derin bir sitem…


Bundan sonra kapatıp

Hayallerinin kapılarını

Hiç kimsenin gözlerini

Hayal etmeyeceksin..

Sevda sözlerini fısıldamayacaksın

Eski zamanların düş bahçelerinde

Yağan yağmurlar altında..

İçindeki sağanaklar

Alıp götürdü en mahrem hayallerini…

Artık sevda masalı yazmayacaksın.

M.Özdaş