ŞİİR KÖŞESİ









Var mıydın gerçekten...

Var mıydın  gerçekten?
Gözlerimiz  buluşmadan, ellerimiz  birbirine  değmeden, yalnızca  yüreklerimizle, dolu  dizgin  bir  aşkı  seninle paylaştık mı  biz?  Yoksa...Acımasız  bir aldatmaca   mıydı  yaşadıklarım?
Kimdin  sen?
Bilinç  altımın  bana  oynadığı  bir  oyun...
Gerçekleşmesini istediğim  ulaşılmaz  bir  düş...Kahredici  bir  duygu  yanılsaması...
Hangisiydin?

Var  mıydın  gerçekten?
Bilemiyorum...
(Alıntı)
*******************************************************
BEYAZ ANTOLOJİ

Temeli 2011 yılında atılıp 2012 yılının ilk aylarında gerçekleşen ve yılın en güzel olaylarından biri olan , içlerinde ben, Cezmi Ersöz, Murat İnce Yağmur Tunalı, Sebahattin Abi, Yavuz Doğan, Mehmet Çetin'in gibi değerli isimlerin de bulunduğu 21 kişilik kadromuzla, incimiz '' Beyaz Antoloji '' de olmanın gururunu taşımaktayım. Bundan önce ilk şiiir kitabım '' Dökülen İnciler '' 2010 yılında Konya'da basılan 64 sayfalık bir kitaptı. O heyecandan sonra yeni bir heyecan oldu '' Beyaz Antoloji''... Umarım içeriği ile gönüllerde yerimizi alabiliriz. 


Beyaz Antoloji'yi tüm seçkin kitapçılarda ve D&R larda bulabilirsiniz. 









********************************************************************************



SARI SAÇLI ÇOCUK


Ey çocuk, 
sarı saçlı çocuk
saçının dalgaları ruhumun dalgalarına benzer,
sen benim sahip olamadığım çocuğum mu,
elden kaçırdığım çocukluğum musun?
en olmadık zamanlarda çıkıyorsun karşıma
kimsin sen?
gözlerindeki pırıltı bana cevap mı?
kahkahaların bana ilaç mı?
Sarı saçlı kız, gel tut elimi yine
dön etrafımda
minik düzgün dişlerini
zengin düşlerini göster bana...
oyna benimle yine
sonra unut git...
o anda kalsın her şey
sil hafızandan,
ama çık karşıma yeniden
daha saymayı beceremeyen dilinle bir şeyler söyle,
ve minik parmaklarınla dokun bana.


M.Özdaş


***************************************************************************************



Sustuktan önce konuştuktan sonra olasılıklar


Hep sonbaharda yaşanırmış gibi hüzünler
Bir Eylül’ün ılık koynunda nazlanan bir günün
Öğleden sonrasında
Bu defa belki son buluşmaya gelmişti adam.

Ağır aksak kelimelerle soracak,
çay kaşığı ile oynarken
sustuktan önce,
‘’Nasılsın?’’

kelimeler kaçışmaya
cümleler topallayamaya başlayacak
kadın söze başlayınca...

hüzünle dalacak gözleri uzaklara
saçını geriye iterken
yutkunacak bir kez daha
hiçbir şey demeden kalkıp gitsem
diye geçerken içinden

''İyiyim'' , belki de '' hiç iyi değilim ''
diyecek kadın.
Gözleri hâlâ uzaklarda...
beklediği başka biriymiş gibi,
ya da duymayı düşündüğü cümle...

adam çay kaşığıyla oynamaya devam ederken
ve son yudumunu alırken
kadının yüzüne bakacak sezdirmeden
her biri kendi yalnızlıklarında
ve söyleyemedikleri sözlerin uzaklığında
otururken yan yana...
sustuktan önce ve
konuştuktan sonra
değişen hiçbir şey olmayacağını
işte o anda bilecekler
ve az sonra kuru bir hoşça kal
deyip uzaklaşıp gidecekler belki de…
“Nasılsın” dediğinde adam
Tüm” İyi değilim”leri bir kenara atacak kadın belki de
Bedeni susayarak
unutulmamış hazlara
Uzanacak elinin kırmızı ojeli parmakları
dokunacak usulca erkeğin eline
Yavaşça gözlerini indirecek yere
Beklediği oymuş gibi…
ve beklediğine değmiş gibi…

İnce belinden tutacak adam…
İnce belli bardağa inat,
bir yudum daha alacak çayından
Son bir yudum…
Eller kenetlenip kalınca birbirlerine
Sığ bir düşüncede, kadın soracak!
Bahara sevdalı açan bir çiçektim ya gözünde
Soldurdun mu beni içinde?
Şaşkın serzenişin ardından dili susacak.
Tüm cümleler sustuğunda kalkıp gidecekler
Bir şey demeden, diyemeden
Akşamın koynuna doğru.
Kutup yıldızının yol göstermesine hiç gerek yok ki
Sevgiyle ve son bir umutla parlayan gözleri kadının
Yola çıkardı bile çoktan.

vakitsiz bir gecede bulacaklar kendilerini
ağzında şarabın buruk tadı, dudağında rengi
dudak tene değdi.
Güneş gibi parlayan bedenleriyle
Uyanmaya adaydılar sabaha
Tüm ”Hoşça kal” ların nihayetinde
Az sonraları da atıp gecenin koynuna.

Müşerref Özdaş & İsmail Mancar
15.02.2012

*********************************************************************************

DÖKÜLEN İNCİLERİM...


İnci kolyem koptu bugün.
Yerlere saçıldı tüm incilerim.
Toplayıp dizsem yeniden,
Bİr teki eksik kaldı.
Boynumda 15 incinin izi kaldı.


Birinci inci: Adı vefaydı. Bir ömür sürecekti.
İkinci inci: Şefkat: Sıcacık ısıtırdı.
Üçüncü inci: Güvenimdi.
Dördüncü inci: Aşkımdı.
Beşinci inci: Tutkumdu.
Altıncı inci: Mantığımdı.
Yedinci inci: Unutulan düşlerimdi.
Sekizinci inci: Tutunacak dalımdı.
Dokuzuncu inci: Bekleyişlerimdi.
Onuncu inci: Özleyişlerimdi.
On birinci inci: Hatalarımdı.
On ikinci inci: Öfkelerimdi.
On üçüncü inci: Günahlarımdı.
On dördüncü inci: Dualarımdı.
On beşinci inci: Eksilen yanımdı.
Müşerref ÖZDAŞ



Hiç yorum yok: