Herkesi bekleyen köy, onuncu köy... Ben de gidiyorum, yoldayım... Burdan öte kaç köy olursa olsun onlara da gönderilirsem seve seve giderim... :) Yalandan kocaman şatolar içine hapsetmişiz insanlığı çıkıp gitse doğru bir dünyaya, yolunu şaşıracak... __Mşrf (Bu blogda yayınlanan altında ismim olan Şiir ve Yazılar 5846 sayılı fikir ve sanat eserleri kanununa göre tüm hakları ile Müşerref ÖZDAŞ'a aittir.İzinsiz alıntı yapmak ve yayınlamak yasaktır)
27 Aralık 2012 Perşembe
E- yorum
E- yorum
Şu sanal dünya neler saklıyor kalbinde? Ne saçmalıklar, ne hastalıklar, ne vasıfsızlıklar, ne sahtelikler,ne psikopatlar, ne.....ne.... ne.....?
Biri profilinde azmış: açık ilişkim var...
Benim anladığım şu: Kim kime dum duma... arada bir araya gelip yatıyoruz hepsi bu.
Bir de profillerde yazmayan kapalı ilişkiler var: Evli ama kırıştırıyor ya da özel bir arkadaşı, sevgilisi var ama kimse bilmiyor.
Aradığı kısmına şöyle yazılmış X kişisinin: İlişki, flört, arkadaş, çevre edinme...
Benim anladığım: Şöyle bir yoklarım, baktım pas yok, bacımsın derim, yok pas verdi atar tutarım, en iyi benim, en doğru benim, hayali yetenekler de uydurursun biraz olur biter. Sevgili ilan edersin bir süre sonra. Arada da hani amaçlardan biri çevre edinmek ya, belki gerçek bir iki kafa dengi ya da deneyimlerinden yararlanacağın, herhangi bir durumda yol gösterebilecek kişiler de vardır.
….
Arayan belasını da bulur mevlasını da derler ya, önce kendimizi aramamız gerektiğine inanmaktayım.İnsanların sözleri aynası gibidir. Testinin içinde ne varsa dışına o sızar da derler. Apartmanda komşularını tanımayan belki bir kez bile selamlaşmayan kişilerin sosyal paylaşım sitelerinde bir dolu arkadaşı, doğum günlerinde, özel zamanlarında bir çok kutlayanı vardır. Canım cicimdir hitaplar, günaydınsız iyi gecelersiz bırakılmaz buradakiler, haşaaa.... çoookkk ayıp olur çoookkk...
Herkes şairdir, herkes bilge...
Haydi hep beraber kendimizi aramaya çıkalım en son bıraktığımız yerde...
Güne günaydın diyerek başlıyorsam gerçek yaşamımdaki insanlara, dışarı adım atıp yüzüne soğuk çarptığında irkiliyorsan, ellerin üşüyorsa, özlediğin biri varsa, akşam dönüşünde evinde bir ışık yanıyorsa, bir karşılayanın varsa, ocakta kaynayan tarhana çorbasının kokusu gelmişse burnuna, yemeğe daha çok var mı diye sorabiliyorsan, akşama bir kahve içimine uğrayabileceğin dostların, birlikte sinemaya gidebileceğin arkadaşların varsa o zaman yaşıyorsun asıl, o zaman akıp gidiyor yaşam... başını huzurla yastığa koyup güzel sabahlara uyanma ümidiyle doluysan işte o zaman gerçekten yaşıyorsun...
@-sosyallik = e-sosyallik= a-sosyallik..
Haydi biraz daha sosyalleşmeye ama tıklamalardan uzak, klavye başından kalkarak, beğenileriniz bir dostun eline dokunarak olsun, yeni bluzunu, ayakkabısını gözlerinizle görün, beğendiğiniz durumları kelimeleri sese yükleyerek belirtin...
Söz gümüşse sükut altındır, altınlarımı da alayım da gideyim artık...
M.Özdaş
25 Aralık 2012 Salı
ESKİ ZAMANLARIN DÜŞ BAHÇELERİNDE
Eski zamanların düş bahçelerinde
Dizlerin kanardı,hiç ağlamazdın…
Çimenler yatağındı,
Bulutlar yorganın.
Kuşların özgürlüğünü kıskanırdın…
Sen ,eski zamanların
Büyülü şehirlerinde
En yüksek tepelerine çıkıp
Sonsuzluğa bakardın,
Uzun uzun…
Henüz keşfedilmemiş zamanın
Sıfır noktasını görmek istercesine…
Hayalinde yaşattığın,
Hiç bakmadığın o
Gözlerde kaybolur giderdin
Günlerce…
Eski zamanların düş bahçelerinde
En güzel sevdaları yaşardın
Özgürce…
Sevgi sözleri fısıldayıp
Rüzgarlara bırakırdın.
Gelip geçen kuşların
Kanatlarına bakardın
Her seferinde,
Bir cevap var mı diye…
Hüzün perde perde
İnerdi üstüne…
Eski zamanların düş bahçelerinde…
Başın eğilirdi önüne.
Rüzgarları dinlerdin yine de
Son bir umutla…
Gelir mi bir cevap diye…
Sonrası sitem….derin bir sitem…
Bundan sonra kapatıp
Hayallerinin kapılarını
Hiç kimsenin gözlerini
Hayal etmeyeceksin..
Sevda sözlerini fısıldamayacaksın
Eski zamanların düş bahçelerinde
Yağan yağmurlar altında..
İçindeki sağanaklar
Alıp götürdü en mahrem hayallerini…
Artık sevda masalı yazmayacaksın.
M.Özdaş
22 Aralık 2012 Cumartesi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)