12 Ağustos 2014 Salı

Beni kategorize etme

DİKKAT!!!
"İnsanlar karşıdakine nasıl davranacağını kestirmek ve kendini girmiş olduğu ilişkide güvende hissetmek için birbirlerini ETİKETLERLER.
Bir çok farklı etiket kullanabilirler. Mesleki bir etiket olarak doktor, öğretmen, mühendis; karşıdakine sizin ile ilgili bir fikir verir. Memleketini sorar insanlar birbirini tanımak ve etiketlemek için. Yozgatlı, Konyalı, İstanbullu. Etiketleme ilişkide rahat hissetmemizi sağlar. Çoğu, özellikle kadınlar için güven ilişki de olmazsa olmaz olduğu için, etiketlemek adına BURÇları kullanırlar.
Hmm demek boğasın, akrepsin! Ne de olsa karşıdakini tanımanın en kısa yolunun onun burcunu bilmekten geçtiğine inananlar var. Dini yahut mezhebi ile etiketleriz. Hangi takımı tuttuğu ile etiketleriz. Etiketleme, davranışlarımızı yönlendirecektir. Etiketler biranda karşıdakinden nefret etmenize yahut ona bir anda bağlanmanıza sebep olabilir. İkisininde sağlıklı olmadığını düşünüyorum.
Sonuçta etiketlerimiz oluşur.
AHMET: Müslüman ama alevi, galatasaraylı, konyalı, evli... Artık kafamız rahattır. Bu etiketlere göre davranırız. Birçok kişi bu etiketlerin etkisinde arkadaş, dost, eş seçer kendine. Nefret eder, kin duyar yahut sever bu etiketlerin etkisiyle.
Etiketlemenin en kötüsü en iğrenci en sığ olanı ise birinin hangi partiye oy verdiğiyle ilgili olanıdır. Öyle ki günümüz Türkiye sinde yukarıda saydığım etiketlerin tamamını göz ardı etmelerine sebep oluyor insanların.
 AKP'li, CHP'li, MHP'li .....
Sizden nefret etme sebebi oy verdiğiniz parti oluveriyor.
Sizi öldürmek isteyebiliyor insanlar bu etiketin etkisiyle.
Senin iyi bir insan olman onun için hiç önemli olmamaya başladı çoktan. 
Sen yalnızca akplisin, chplisin, mhplisin karşıdakinin gözünde.
Bu denli insanların birbirine küfretmesine, kin ve nefret büyütmesine sebep olan bu etiketi KABUL ETMİYORUM. Bir an önce herkes kendine gelmeli. Bu iğrenç etietlemenin dışına çıkmalı. Birinin senden olması için oy verdiği partiye değil, İYİ BİR İNSAN OLUP OLMADIĞINA BAKMALISIN!"

27 Temmuz 2014 Pazar

Bir Gün...




Bir gün, yolunuzu kaybederseniz
Bir çocuğun gözlerinin içine bakın.
Çünkü, bir çocuğun bir yetişkine
Her zaman öğretebileceği üç şey vardır..
Nedensiz yere mutlu olabilmek..
Her zaman meşgul olabilecek bir şey bulmak..
Elde etmek istediği şey için, tüm gücüyle savaşmak.!
Her zaman meşgul olabilecek bir şey bulmak..
Elde etmek istediği şey için, tüm gücüyle savaşmak.!
Paulo Coelho

22 Temmuz 2014 Salı

Kaç fonksiyonlu?



Adı lazım değil, TV’de gündüz kuşağında yer alan bir yemek programı.
Aşçı ilginç olmak adına ne yapacağını şaşırmış durumda.
İlk defa görülen, duyulan yemekler değil hiçbiri ama öyle bir yaklaşımı var ki sanki ilk defa yapılıyor ve dünyanın en nadide yemekleri.


Neyse efendim, köfteler hazırlandı.
Aşçımız anlatmaya devam ediyor : “ Şimdi bu arkadaşları kızgın yağa atıyoruz.”
Börekler hazırlandı, aşçımız diyor ki: “Bu arkadaşları da 180 derece fırına atıyoruz.”
Bir başka yemek hazırlanıyor ve bu defa da  ilginç olmak için  “arkadaş “ kelimesini seçmiş olan aşçımız şöyle diyor:” Bu arkadaşları da kaynar suya atıyoruz.”


Aşçının da arkadaşları ve arkadaşlarına tutumu bir başka oluyormuş demek ki.
En sevdiği arkadaşlarını itina ile hazırlayıp incecik doğruyor, kızartıyor, haşlıyor, kızgın fırına atıyor.
Psikopatça bir arkadaşlık anlayışı olan bu beyefendinin sebze ve meyveler dışındaki gerçek arkadaşlıklarını merak ediyorum. Mutfaktan uzak durmalarını öneriyorum o arkadaşlarına, ne olur, ne olmaz.


Yemek işi bitti, şimdi de sıra marka bir cam kaseyi tanıtmaya geldi. Meğerse o da arkadaşıymış.O arkadaşı da çok fonksiyonluymuş.


Ya sizin arkadaşlarınız kaç fonksiyonlu? :)


M.Özdaş

25 Haziran 2014 Çarşamba

İçimden bir ses diyor ki


İÇİMDEN BİR SES DİYOR Kİ;


Cavit Çağ’ın Kaleminden Herkesin Örnek Alması Gereken Bir Yazı…


Hayatında her ne olursa olsun hiç ACELE etmene gerek yok.
ACELE etmek YAŞAMI KAÇIRMAKTIR.
Senin Gereken herşeyi yapmak icin oldukça bol vaktin var.
Asla kendine, zamanım yok, çok fazla işim var yetiştiremiyorum,
Bunu Başaramam, şunu bitiremem, çok salağım, aptalın tekiyim,
Bak onu da yetiştiremedim diyerek kendini kötü olduğuna ikna etmek için boşu boşuna ugraşıp durma, bu şekilde kendi önüne engel koyma.
SEN Bilincaltını bu şekilde olumsuzluklarla doldurduğun sürece, kendi kendine o şeyin olmaması icin çağırıda bulunuyorsun. Bu cekimi yaparak kendi barikatlarını kendin oluşturuyorsun. Sonradan da ben bunun böyle olacağını zaten biliyordum diyerek. Bunun üzerine birde, bilgiçlik taslayarak ağlıyorsun..
SEN Sadece yapılması gerekeni yap. Bırak yaşamın telaş etmeden, düzenli, uyumlu bir şekilde, huzurla aksın.
SEN Yeni başladığın hergüne, her olay ve duruma uygun şekilde, sevgi ve şükran dolu bir yürekle BAŞLA
Ve bugün, herşeyin yerli yerinde mükemmel bir şekilde oluştuğunu gör,
GÜNE harika bir gün olduğu beklentisiyle başla, duygu, düşünce ve haraketlerini bu şekilde düzenle.
“Benim her şeyi tam ve eksiksiz yapacak zamanım var. Ben başarılı olduğumu biliyorum ve kabul ediyorum, BEN Yaratıcı yeteneklerimi kullanarak her şeyin üstesinden kolaylıkla geliyorum. Kendime de keyifli neşe icinde geçirecek bol bol zaman ayırıyorum” diyerek. Hep bardağın dolu tarafını seçerek yaşa.
EĞER Bunu yapabilirsen tüm beklediklerini zahmetsizce eşzamanlarla kendine çekeceksin.
ve böylece Hayatın ne kadar hoş zahmetsiz ve güzel olduğunun FARKINA varacaksın..
Sonradan da ben bunun böyle olacağını biliyordum zaten diyerek.
Bu defa da Gülerek bilgiçlik taslayacaksın..
BEN daima seninleyim.
Ne kadar küçük olursa olsun ilk adımı isteyerek at.
İyileşmeyi ve öğrenmeyi tüm içtenliğinle iste, MUCİZELER mutlaka gerçekleşecektir.
KENDİNLE BARIŞ, DÜNYA SENİNLE BARIŞMAYA HAZIRDIR
______Cavit Çağ________