Herkesi bekleyen köy, onuncu köy... Ben de gidiyorum, yoldayım... Burdan öte kaç köy olursa olsun onlara da gönderilirsem seve seve giderim... :) Yalandan kocaman şatolar içine hapsetmişiz insanlığı çıkıp gitse doğru bir dünyaya, yolunu şaşıracak... __Mşrf (Bu blogda yayınlanan altında ismim olan Şiir ve Yazılar 5846 sayılı fikir ve sanat eserleri kanununa göre tüm hakları ile Müşerref ÖZDAŞ'a aittir.İzinsiz alıntı yapmak ve yayınlamak yasaktır)
16 Haziran 2014 Pazartesi
Hayatın anlamı senin bakışlarında gizlidir
Eski zamanların birinde bir adam hayatın anlamının ne olduğuna takmış kafayı... Bulduğu hiçbir cevap ona yeterli gelmemiş ve başkalarına sormaya karar vermiş.. Ama aldığı cevaplar da ona yetmemiş. Fakat mutlaka bir cevabı olmalı diyormuş. Dolaşıp herkese bunu sormaya karar vermiş. Köy, kasaba, ülke dolaşmış bu arada zaman da durmuyor tabi ki. Tam umudunu yitirmişken bir köyde konuştuğu insanlar ona "Şu karşıki dağları görüyor musun, orada yaşlı bir bilge yaşar. İstersen ona git belki o sana aradığın cevabı verebilir." demişler.
Çok zorlu bir yolculuk sonunda bilgenin yaşadığı eve ulaşmış adam. Kapıdan içeri girmiş ve bilgeye hayatın anlamının ne olduğunu sormuş. Bilge "Sana bunun cevabını söylerim ama önce bir sınavdan geçmen gerekiyor." demiş. Adam kabul etmiş. Bilge bir çay kaşığı vermiş adamın eline ve içine de silme bir şekilde zeytinyağı doldurmuş. "Şimdi çık ve bahçede bir tur at tekrar buraya gel. Yalnız dikkat et kaşıktaki zeytinyağı eksilmesin eğer bir damla eksilirse kaybedersin." Adam gözü çay kaşığında bahçeyi turlayıp gelmiş. Bilge bakmış "Evet, kaşıkta yağ eksilmemiş, peki bahçe nasıldı?". Adam şaşkın bir şekilde şunu söylemiş: "Ben kaşıktan başka bir yere bakmadım ki.". Bunun üzerine bilge "Şimdi tekrar bahçeyi dolaşıyorsun kaşık yine elinde olacak ama bahçeyi inceleyip gel." demiş.
Adam tekrar bahçeye çıkmış gördüğü güzellikler büyülemiş muhteşem bir bahçedeymiş çünkü. Geri geldiğinde bilge, adama "Bahçe nasıldı?" diye sormuş. Adam gördüğü güzellikler karşısında büyülendiğini anlatmış. Bilge gülümsemiş, "Ama kaşıkta hiç yağ kalmamış." demiş ve eklemiş:
"Hayat senin bakışınla anlam kazanır. Ya sadece bir noktayı görürsün hayatın akıp gider sen farkına varmazsın.. Ya da görebileceğin tüm güzelliklerin tam ortasında hayatı yaşarsın akıp giden zamanın anlam kazanır... Hayatının anlamı senin bakışlarında gizlidir.".
...Hayatımızı güzel yaşayabilmek bizim elimizde.. Bir çay kaşığı zeytinyağı uğruna hayattaki güzelliklerden mahrum kalmayalım ama öyle değil mi? Tek bir noktada takılıp kalmayalım.
alıntı
14 Haziran 2014 Cumartesi
Hayata herkes kendi penceresinden bakar
HAYATA...
HERKES kendi penceresinden bakar...
Gördüğünün yada bildiğinin doğruluğuna inanır..
Birçok insan bu yüzden MUTSUZDUR.
Hiçkimse beni ANLAMAZ der durur....
Kendi DOĞRULARIMIZI kanıtlamak için çabaladıkça BATARIZ,
Kavga eder tartışırız.
Kimsenin AKLINA, karşı tarafın yerine geçerek,
HAYATA, Onun gözüyle bakmak gelmez ..
Bu yüzden Anlaşmazlıklar, Kavgalar, SAVAŞLAR, AYRILIKLAR olur.
YALNIZLAŞIRIZ...
HALBUKi..
Biri ile tartışırken veya fikir alış verişinde bulunurken,
EMPATİ yapabilmeli ve kendimizi karşı tarafın yerine koyup onun bakış açısı ile de olaylara bakabilmeliyiz.
Böylece karşı tarafı rahatlıkla anlayabiliriz.
Sonuç da Herkes MUTLULUĞU, SEVGiYi, AŞKI arıyor..
Hiçkimse YANLIŞ değil..
Herkes DOĞRUDUR..
Empati yapılmadığı sürece 7.5 milyar doğru ve 7.5 milyar yanlış var Dünyada..
Birbirimizle BARIŞMAK, MUTLU olmak için..
Biraz EMPATi, Biraz ANLAYIŞ, Biraz da HOŞGÖRÜ lazım bize...
Cavit Çağ
12 Haziran 2014 Perşembe
Berat kandiliniz mübarek olsun
Berat kelimesinin aslı ''Berâettir.'' Beraat sözlükte, ''bir zorluktan kurtarmak ve berî olmak'' demektir. Bu geceye, bereketli ve feyizli bir gece olması sebebiyle mübarek gece; günahların affı ve kulların temize çıkarılması sebebiyle Beraat gecesi ve kulların ihsana kavuşmaları nedeniyle de Rahmet gecesi gibi adlar da verilmiştir.
Dualarımızın kabul olması dileğiyle...
Hayırlı kandiller.
Msrf Designs
Dualarımızın kabul olması dileğiyle...
Hayırlı kandiller.
Hayırlı kandiller.
Msrf Designs
10 Haziran 2014 Salı
Mürekkep şapkalı mantarlar
MÜREKKEP ŞAPKALI MANTARLAR
Mürekkep şapkalı mantarlar, Dünya'nın birçok yerinde bulunan mantarlardır. İnsanların tahrip ettiği alanlarda (özellikle yağışlı) sıkça bulunurlar. Herhangi bir zararı bulunmadığı için yenebilir ve gayet sağlıklıdır. Genellikle Fransa ve İtalya'da bu mantarlardan çeşitli soslar yapılarak yemeklerde kullanılmaktadır. Ancak bu mantarların tüketilip yanında alkol alınması mide bulantısı, kusma ve baş ağrısı yapabilir.
Mürekkep şapkalı mantarların, mürekkep üretmesinin sebebi ise mantarın şapka kısmının içerisinde üretilen sporlardan kaynaklanmaktadır. Üretilen bu sporlar (mürekkep), şapkanın altında bulunan kapakçıkların açılması dahilinde serbest kalır. Fotoğraf ise sporların serbest kalması esnasında çekilmiştir.
Kaynak:http://davidhaskell.wordpress.com/2012/04/05/inky-cap/
Bilgi:http://io9.com/the-mushroom-thats-only-poisonous-if-youre-also-drink-456137041
14 Mayıs 2014 Çarşamba
İlk tekmeyi kim attı?
Bugün birçok kişi doğan günü göremedi.
Bugün pek çok kişi içimize çektiğimiz tertemiz havayı içine
çekemedi.
Bugün pek çok kişi yeniden sevdiklerine kavuşamadı,
sarılamadı.
Bugün 14 Mayıs 2014
Dün saat 15.30 ‘dan bu yana eller duada, gözler yaşlı,
umutlu ve acı bir bekleyiş var hastane kapılarında, kömür işletmesi sahasında.
TV başında çayını kahvesini yudumlayarak “Valla çok üzüldüm,
sorumlular bulunsun, en büyük cezalar verilsin…” diyerek ~Empatinin~ E’sinin bile yanından geçmeden yazıp durmak,
bu acı saatlerde, bu acı günde bile toplumu kışkırtmayı ihmal etmeyenler var.
Acıdan mı ne yaptığınızın farkında değilsiniz yoksa böyle
bir fırsat mı bekliyordunuz?
Muhabir sağ olarak saatler sonra kurtarılmış bir işçiye
soruyor:
-Sizce ihmal var mı?
-Bilemem…
Beklediği yanıt bu değildi muhabirin. Yönlendirici bir
soruydu ama o işçi kardeşim hain değildi. Yaşadığı korku dolu dakikalardan
sonra bile beklenen! cevabı değil mantıklı olan bir cevabı vermişti.
İşte böyle.
Yine karanlık ve oksijeni giderek azalan, kısılıp kaldıkları yerden saatler sonra
kurtarılan, ambulansa bindirilmeye çalışılan bir başka işçi kardeşimiz de
devlet malına zarar vermesin diye bu halinde iken bile çizmelerimi çıkarayım mı
diye sorarken kimi çakallar da güya işçi bayramını kutlama bahanesi ile kutlama
yapılacak yer kavgası nedeniyle meydanlara dolup etrafı yakıp yıkıyor. Bunları
görüp de susmak olur mu?
Umutlu bekleyişleri olumsuz sonuçlanan, sabah işine sağ
gönderdikleri eşlerine, çocuklarına, yakınlarına bir daha sarılamayacak,
dokunamayacak, koklayamayacak olanların acısını her ne kadar paylaşmak istesek
de, paylaşıyoruz desek de tahmin etmek bile çok zor aslında.
Takdirle karşıladığım kişiler de vardı elbet, hiç tanımadığı
kişilerin acısını acısı belleyen, dualarını eksik etmeyen ama bir o kadar da
timsah gözyaşı döken vardı. Bölücü, kışkırtıcı söylemlere büyük iştahla
sarılanlar vardı.
Yine her durumda olduğu gibi birden herkes her konuda uzman
kesildi. Henüz araştırması, soruşturması yapılmadan ihmal var denildi, yine ilk
anda hükümet hedef gösterildi. Tüm bu yaklaşıma şahit olmak benim için sürpriz
olmadı, insanlığın kaybedildiğini görmek beni şaşırtmadı.
Sosyal medyada kıyaslamalı resimler, sözler aceleyle
dolaşıma verildi.
Büyük bir keyifle hazırlandığı belli olan haberler de beni
şaşırtmadı. Mesela: Erdoğan’a büyük şok. Başbakan’ın aracı tekmelendi…
Bunun alt yapısının hazırlandığını göremiyor musunuz?
Ve istenen sonuca doğru itildi acılarından faydalanılan
insanlar.
Sonuç şu haberde apaçık: Soma
halkı sokağa döküldü. AK Parti ilçe binasını taşlamak isteyen grup ile çevik
kuvvet arasında arbede yaşandı. Polis ile göstericiler arasında çıkan tartışma
bir süre sonra itişmeye dönüştü. Göstericilerin çevik kuvvet barikatını geçmeye
çalışması ile polis biber gazı kullandı. İtişme sırasında bazı göstericiler
başından yaralandı. Yüzünden kan akan gençlerin tepkilerine devam ettiği
gözlendi.
...Bir süre daha
polisle tartışan gençler, Madenci Heykelleri'nin bulunduğu alana kadar
"Hükümet İstifa", "Katil Tayyip" sloganları ile
yürüdü.(1)...
Acıyı siyasete alet etmeyin dedim haberleri almaya
başladığım ilk saatlerden beri.
Neden?
Az önceki haberden alıntı yaptığım olayları öngörmek zor
değildi.
Sorum şu: Fırsat kollayan siz kışkırtıcılar, siz suçlu değil
misiniz?
İlk taşı günahsız olan atsın der Barnabas incilinde.
Sizce ilk tekmeyi günahsız olan biri mi attı?
Hayatını kaybeden insanlarımıza Allah’tan rahmet, ailelerine
dayanma gücü, yaralı kurtarılanlara şifa dilerim. Hala kurtarılmayı
bekleyenlere de sağ salim ailelerine kavuşmaları nasip olur inşallah.
(1): Haberin bu kısmı cha.com.tr’dan alıntıdır.
M.Özdaş
20 Nisan 2014 Pazar
Kanlı ay tutulması ( Blood Moon Tetrad )
15 Nisan'da eşine az rastlanır bir ay tutulması meydana geldi.
15 Nisan sabah saatlerinde ay kan kırmızı rengine dönüştü.
Ay Tutulması, Dünya'nın uydusu olan Ay'ın gezegenin gölgesine girmesi ile başladı.
Uydunun tam olarak gezegenin gölgesine girmesi ile birlikte Kanlı Ay Tutulması olarak adlandırılan tutulma olayı yaşandı.
Kuzey ve Güney Amerika’dan net olarak izlenebilen bu doğa olayı ülkemizden net olarak izlenemedi.
Ay’ın kan kırmızı renge bürünmesinin nedeni ise Dünya’dan yansıyan Güneş ışınlarının Ay’ın üzerine düşmesi. Tutulma Türkiye'den gündüz saatlerinde gerçekleştiği için izlenemeyecek.
Tetrad olarak bilinen 4 Ay tutulmasının da yaşanacağı 28 Eylül tarihine kadar olan süreçte Ay’ın kırmızı görüleceğinin açıklanması, Hristiyan aleminde paniğe sebep oldu. Çünkü 4 kırmızı Ay, Hristiyanlara göre kıyameti haber veriyor.
NASA, Tetrad’ın 500 yılda 3 kez yaşandığını, bu durumun normal olduğunu belirtti ama geniş bir kitle korkuyu üzerinden atamadı.
İşte görseller eşliğinde kanlı ay tutulması
Kanlı Ay Tutulması ve Geçmişteki Etkileri
Tutulma; Tetrad adındaki 4 Ay tutulması serisinin ilki
Diğer tutulmalar; 8 Ekim 2014, 4 Nisan 2015 ve 28 Eylül 2015 tarihlerinde gerçekleşecek.
Son 500 yıl içinde sadece 3 kez gerçekleşti
Daha önce; 1492, 1949 ve 1967 yıllarında gerçekleşti.
Mars, Güneş ve Dünya aynı hizaya gelmişti
Mars, Dünya’ya en yakın konumuna ulaşacak.
Ay’ın kızıl renginin nedeni; Güneş ışınlarının…
Dünya’dan Ay’a yansıması
Tutulma Türkiye saati ile 08.58′de başladı
Ne yazık ki ülkemizden izlenemedi. Kaçıranlar için yeni bir video.
Ve tam 78 dakika sürdü
Geçmişteki tutulmalarda din savaşları yaşanmıştı
1493’te İspanyol Engizisyonu Hristiyanlaştırmayı düşündüğü Müslümanlarla Yahudilere işkenceler yapmıştı. 1949’da ise İsrail-Arap savaşı başladı. 1967 yılında ise yine İsrail-Arap 6 Gün Savaşı yaşanmıştı.
İsa Peygamberin geri dönüşünün bir işareti olarak görülüyor
Yahudiler, tutulmanın “Hamursuz Bayramı”na denk gelmesini böyle yorumluyor.
Anneler bebeklerinin bezlerini asmayı reddetmişti
Anneler, 50′lerdeki tutulma sırasında bebeklerinin bezlerini kötü şans getireceği için asmadı.
Gezegenler iblisleri bile etkileyebilir
1486’da yayınlanan “cadı avı” kitabı Malleus Maleficarum’a göre iblisler de Ay’ın belirli evrelerinden etkilenebilir.
Dolunay cuma gecesine denk geliyorsa bir kurt adam, gelmiyorsa deli ya da kör olabilme ihtimali vardı
1621 tarihli bir batıl inanç rehberinde bunlardan bahsedilmişti.
Bir sonraki Kanlı Ay Tutulması 2032-2033 yıllarında yaşanacak
( listelist.com'dan alıntı)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)